Geçmişden Günümüze Gelen Efsaneler, Destanlar, Söylenceler, Mitoloji, Hikayeler, Masallar , Türk folklorik motifler, şehirlerin efsaneleri,öyküleri

Tilkinin Masalı - Tülkünün Yomagı

| Perşembe, Ekim 30
Türk dünyasına ait efsane ve masallarımıza kumuk halk edebiyatı ürünlerinden tilkinin masalı ile devam ediyoruz. blogumuzda bundan böyle sizlerle efsane destan masallarla birlikte bilmece, atasözü, gibi edebiyatın diğer örneklerini paylaşmaya çalışacağız. bu paylaşım sırasında elimizden geldiğince ilginizi çekecek ve kültürümüze ait yeni eserleri paylaşmaya çalışacağız. Efsane blogumuz kendi alanında Tek örnek blogdur. bunu başlangıçtan beri takip eden siz değerli okurlar zaten bilmektesiniz. Blogumuzun daha geniş okuyucu kitlesine ulaşması için tanıtımına katkı yapmanızı bekliyoruz. google sonuçlarına göre bloğumuz üst sıralarda yer almakta bir çok okuyucumuz da bize buradan ulaşmakta biz bu konulara ilgi duyanlarla yetinmek istemiyoruz. Türk kültürünü oluşturan edebi metinleri herkese tanıtmak ve sevdirmek istiyoruz. bu konuda siz duyarlı okuyucularımızın gereken desteği vereceğinizi biliyor ve şimdiden teşekkürler ediyoruz.

Tilkinin Masalı - Tülkünün Yomagı

Bir varmış, bir yokmuş, bir yerde yaşayıp duran bir tilki varmış. Bir gün bu tilki ağaçlıkta gidirken ayağına diken batar. Öyle yapar, böyle yapar, dikeni çıkaramaz. Bu işi başaramayıp çaresiz kalınca, köye doğru yürümeye başlar.

Bakar, bir bacadan duman çıkar. burada bana yardım edecek bir insan olmalı diye, bu eve girer. Evde ise bir kadın ekmek pişirip duruyor. Tilki ona:
-Ayağıma diken battı, çıkarsana, diye diliyor.

-Çıkarırım, vallahi, deyip, kadın dikeni çıkarıp,ateşe atar. Bir süre oturduktan sonra tilki:
-Nerede, dikenimi ver, eve gitmesem olmuyor, der.
-Vah, onu ben ateşe attım, der kadın.
-Niye attın ki! - diye öfkelenir tilki.
-Vah, dikeni ne edeceksin! diye, kadın şaşırır.
-Sana ne, diken benim, ver! Ya da yerine bir ekmek ver.
-Vah, bu ne söylüyor?! diyor kadın, Dikene ekmek verilir mi?!
-Ya da dikenimi ver, ya da ekmeğimi!
-Vermem! der kadın.

-Verirsin vallahi, şöyle etsem! diye tilki, ekmeği kapar ve kaçıp gider. Kadın da arkasından haykırıp kalır. Ekmeği alan tilki şöyle bir şarkı söyleyerek yürür:

- Ay meni tegenegim, (Ay benim dikenim,)
Tegenek berip algan ekmeğim. (Diken verip aldığım ekmeğim.)


Sonra bir başka avluya girer. Oradaki bir kadına:
-Ey kadın, şu ekmeğim sizde dursun, bir dolanıp gezip geleyim, der.
-iyi, olur, der kadın ekmeği rafa koyar. Sonra, tilki gittiğinde, düşünür:
-Tilkiye ekmek ne gerek? Onu tavuklarım yedi desem, tilki ne edecek ki ? diye ekmeği yer.

Tilki, birazdan dönüp gelir:
-Nerede ekmeğim ver, gideceğim, der. .
-Ekmeği tavuklarım yedi, der kadın.
-ekmeğimi ver, ya da tavuğunu ver! der.
Kadın:
-Vermem! der.

-Verirsin, şöyle edersem! diye tilki, bunun tavuğunu alıp kaçar. Uzaklaşınca, şöyle bir şarkı söyler:

-Ay, benim dikenim, (Ay meni tegenegim,)
Diken verip aldığım ekmeğim, (Tegenek berip algan ekmeğim,)
Ekmek verip aldığım tavuğum. (Ekmek berip algan tavuğum.)

Bu tavuğu da alıp, bir başka eve girer, orada da, tavum biraz sizde dursun der ve çıkıp gider. Ev sahibi düşünür:
-Ay, tavuğu kuzum öldürdü derim, tilki ne edecekki?! diye, kestirip şurada tavuktan yemek yaparlar. Tilki dönüp gelip:
-Tavuğumu ver, gitmesem olmuyor, der.
-Vallahi, onu kuzum öldürdü, der.
-Ben anlamam, ya tavuğumu ya da kuzunu ver! diye tilki öfkelenir.
-Vay, tavuğa kuzu verilir mi? der kadın.
-Ver!
-Vermem!
-Verirsin, şöyle etsem! diye tilki, kuzuyu alıp kaçıyor. Uzağa gidince yine şarkı söylüyor:

-Ay benim dikenim, (Ay meni tegenegim,)
Diken verip aldığım ekmeğim, (Tegenek berip algan ekmeğim,)
Ekmek verip aldığım tavuğum, (Ekmek berip algan tavuğum,)
Tavuk verip aldığım kuzum. (tavuq berip algan qozum.)

Sonra kuzuyu bir başka kadına verip, şöyle söylüyor:
-Bakıp dursana şu kuzuma, ben gidip gezip geleyim, der.
-iyi, bakarım, der o kadın da. Tilki gittiğinde düşünür:
"şu kuzuyu kızım öldürdü desem ne olacak ki" diye; alıp şurada, kestirip kuzuyu da, yemek yapıp yerler. Tilki dönüp gelip:
-Ha, nerede, kuzumu ver, gideyim, der.
-Vallahi, kızım oynarken bilmeden kuzuyu öldürdü, der kadın.
-Öldürdü?!
-Vallahi öldürdü! der kadın.
-Ben bir şey bilmiyorum, ya kuzumu ya da kızını ver! diye talep eder tilki.
-Vah, kuzu için kız verilir mi?
Vermem! der kadın.
-Verirsin!
-Vallahi, vermem!
-Vallahi, verirsin,

şöyle etsem! diye, kızı da alıp tilki yok olup gider. Sonra yar kıyısında kızı bir torbaya da koyup,torbann ağzını sıkıca bağlayarak, kendisi gezmeye gider. Bu arada koyun güden çobanlar kızın olduğu torbanın üstüne gelirler.
-Vah, yar kıyısında bu ne torbasıdır! diye şaşırıp, onu açıp bakıyorlar. Baksalar içinde bir güzel kız çocuğu var.
-Sen ne edersin burada? diye sorarlar. Kız olan biten her şeyi anlatır.
-Biz ederiz ona edeceğimizi! diye, çobanlar torbadan kızı da çıkarıp, onun yerine köpek yavrularını koyarlar. Bir süre sonra tilki şöyle şarkı söyleyerek dönüp gelir:

-Ay benim dikenim, (Ay meni tegenegim,)
Diken verip aldığım ekmeğim, (Tegenek berip algan ekmeğim,)
Ekmek verip aldğım tavuğum, (Ekmek berip algan tavuğum,)
Tavuk verip aldığım kuzum, (tavuq berip algan qozum.)
Kuzu verip aldığım kızım, (Qozu berip algan qızım.)
Kardeşini kucaklasana. (Amayınnı "u-u-çça " et çü)

diye torbayı kucaklıyor. Torbanın içindeki köpek yavruları "Hav hav" diye bağırır. Onlardan korkup, tilki yardan yuvarlanıp paramparça olur.

Onmay-ösmey Tülkü kalsın, oftup-ösüp biz qalayıq
Onmayıp büyümeyip tilki kalsın, onup büyüyüp biz kalalım.


(Aliyev Salav, Haciyev Abdulhakim, Qumuq xalq yomaqlar ,Mahaçqala, 1989, s. 6-9)

1 okur dedi ki:

Adsız dedi ki...

Eee tilki de tam adına yaraşır gibi davranmış sözde ama helal olsun çobanlara..

Yorum Gönder