Büyük hekimi çekemeyen saray hekimleri, Ibni Sina geceleri mezara yeni gömülen ölüleri getirip onları ameliyat ediyormuş, bunu gözleriyle görenler olmuş, diye dedikodu yaymışlar. Sultan da onların bu sözüne inanıp Ibni Sina'yı zindana atmış. Büyük hekim zindanda da rahat durmamış. Zindandaki hastaları iyileştirir, onlara hayat verirmiş. Öğrencilere mektuplar yazıp, kemik iliğini iyileştirmek için çareler bulurmuş. Zamanla zindandan duyulan ah vahlar, feryatlar durmuş, gülmeler ve kahkahalar duyulmaya başlamış. Zindancı sultana gidip:
-Alempenah, şaşkınım, zindan önceki zindan değil, ahlar, zarlar yerini gülüşe, neşeye bıraktı. İnsanlar sağlam, yaşlılar da neşeli olup zindanda hapis değil, sanki eğlence oturuyorlar, demiş.
Padişah gazaba gelip vezirine:
-Durmadan gözle, ne iş olursa bana ulaştır, teftiş edeyim, demiş. Vezir gelip zindanı beklemiş. O sırada zindandan İbni Sina'nın: "Sen dağı vursan devirirsin, sen nehre boyun eğdirirsin, sen ise öküzü devirirsin, sen fille güreşirsin", dediği duyulmuş. Bir an sesler yükselip zindanı kahkaha tutmuş. Kimse kendini zindandaymış gibi görmüyormuş, aksine düğünde, toplantıda oturuyormuş gibi, görüyormuş... îbni Sina yine: "Sen padişah, sen vezir, sen hırsız... Padişah emredin, hırsız ele düştü...Padişahın kendisi hırsız oldu ki. Padişahın emri vacib olduğu gibi, hırsızbaşının emri de vacib..." dermiş. Yine gülüşme, yine neşe yükselmiş... Vezir olanları padişaha anlatmış. Padişah ne olduğunu düşünmekten hastalanmış. Hekimler iyileştiremeyince îbni Sina'ya söylenmiş.
-Zindandan çıkmıyorum, eğer şah bir şartımı yerine getirirse çıkar, onu iyileştiririm, demiş. Padişah îbni Sina'ya: "Şartın ne? " diye sormuş, o da: "Birlikte hapis yatan benim gibi suçsuz olanların hepsini serbest bırak, şartım bu! demiş. Padişah razı olmuş. Îbni Sina onu iyileştirmiş. Sonra:
-Neden böyle yaptın? diye sormuş.
-Eğer, demiş îbni Sina ona cevap vererek, zindanda insanları güldürmeseydim hepimiz bir an önce helak olurduk. Gülmek, iyi keyif, ümit ve inanç bizi sağ tuttu... Benim suçuma gelirsek, buyrun, evimdeki eski duvarın altına gece mezardan getirdiğim ve yarıp içini öğrendiğim ölülerin kemiklerini gömmüşüm, onları getirip suçumu ispat edeyim, ya zindana atın, ya da asın, suçumu kabul edeceğim, demiş.
"Sonunda suçunu kabullendi!" diye dedikodu çıkaranlar mutlu olmuşlar.
îbni Sina yeri kazmış, yığın yığın kemikler... tavşan, tilki, yılan, kurbağa kemikleri çıkmış. Hiç insan kemiği yokmuş... Bunları gören padişah dedikodu çıkaran saray hekimlerini kovup îbni Sina'dan özür dilemiş, onu saraya başhekim olarak atamış.
Ünlü Tıp Hekimi ibn-i Sina Hakkında Özbekistan'da anlatılan Efsanelerden birini (GÜLMENİN GÜCÜ) okudunuz diğerlerini de bu yazıdan sonra bulabilirsiniz.
ibn Sina Haqıdâ Âfsanalar
KÜLGÎNİNKÜÇİ
MÂYHORNİN DAVASİ
TÂBİBLİK ŞARTİ
0 okur dedi ki:
Yorum Gönder