Karaoğlan dağları İskeçe'ye bağlı Sünnetçiköy'ün hemen eteklerinde başlar. Bu dağların şirinliği, hele yazın serinliği insanı kendisine bağlar. İşte bu dağlarda bir zamanlar Karaoğlan adında bir yiğit varmış. Bileği güçlü, yüreği dopdolu. Oralarda yakın köyden bir kız sevmiş. Kız yapyabancımın biriymiş. Karaoğlan bir Türk yiğidi imiş. Yapyabancı Türklere kız vermezlermiş. Ama kızın yüreği Karaoğlan'a tutkunmuş. Birgün buluşup elele vermişler, dağlara çıkmışlar,dağlar bizim demişler. Demişler ama, arkadan çeteler yürümüş, eli tüfekliler çıkmış.
İki sevgili, iki yavuklu dağlarda, yamaçlarda epey zaman sürünmüşler. Ama nihayet dağ dediğin insana yurt yuva olmaz ya... Karaoğlan ovaya inmeyi hiç çetecilerle göğüs göğüse hesaplaşmayı kaçınılmaz görmüş. Yavuklusunu köyün imamına teslim etmiş. Sonra Yalnız başına dağa çıkmış, çetelerle hesaplaşmaya tutuşmuş, onları birer birer temizlemiş.
Günler geçmiş, Karaoğlan da işini bitirmiş, köye dönmüş. Ama ne denir ki, uğruna can koyduğu yavuklusunun ölüsüyle karşılaşmış. Kızı alıp iki dağ arasında bir yamacın ortasına gömmüş. Bütün köy halkı gözyaşı dökmüş. Şimdi Batı Trakya dağlarında o yamaç arasından geçenler sularda, esen yellerde, çağıltılarda hep o ağıdı dinlerlermiş. Kimin düğünü varsa, kim mutlu güne ayak atmak istiyorsa önce o dağ yamacındaki yavuklunun mezarını ziyaret ederlermiş. O günden bugüne Batı Trakya'daki o yöre Karaoğlan adıyla bilinmektedir.
Karaoğlan, daha sonra bir süre yaşamış, kendi adını verdiği Balkanı'da vefat etmiş. Bugün de türbesi Karağolan Dağının tepesindedir.
Kaynak: Hakka Davet, S: 19, Gümülcine.
0 okur dedi ki:
Yorum Gönder