Eskiden güneş Tol arkasındaymış. Onu bir cadı karısı çalmış. Çalınca dağın arkasındaki koyu orman orman arasında bir mağarada saklamış ve hiç dışarı çıkartmadan tutarmış.
O sırada geyiğe atlanarak Eyne ile Geyne gelmişler. Avlanıyorlarmış bunlar. Öyle yürürken bunların geyikleri çırpınmaya başlamış. Geyiğin üstünden inerek dikkatlice bakmışlar; ayak altı o kadar kızarmış ki, basmak mümkün değilmiş. Geyik yine çırpınmaya başlamış. Tam onun tepindiği yerde yer yarılmış, ateş püskürmüş. Bu mağaranın ağzıymış. Cadı, bu mağarayı büyük bir taşla kapatmışmış.
Eyne ile Geyne, güneşi kocaman bir geyik derisinden yapılmış heybeye koymuşlar ve Tol kıyısına ulaştıklarında peşlerinden kudurmuş cadı karısı geliyormuş. Bunlar da hızlı bir şekilde heybeyi geyiğin boynuzuna asmışlar ve yüzerek Tol nehrinin bu tarafına çıkmışlar. Böylece kurtulmuşlar. Cadı karısı, Tol’un bu tarafına çıkamıyormuş. Tol nehrinin bu tarafına çıkınca bunlar rahatlamışlar ve heybenin ağzını çözmüşler. Güneş dünyaya çıkmış imiş.
Eyne ile Geyne, orada, Tol kıyısında kalmışlar. ilyurt kurmuşlar, hayvan beslemişler. Bunlardan türeyip dağılan halka Geyneler adını vermişler. Geyne’ye bazı
yerlerde Tobuylar (Tol boyu halkı) derler.
0 okur dedi ki:
Yorum Gönder