Geçmişden Günümüze Gelen Efsaneler, Destanlar, Söylenceler, Mitoloji, Hikayeler, Masallar , Türk folklorik motifler, şehirlerin efsaneleri,öyküleri

Ejderha Kadın - Kırgız Halk Masalı

| Salı, Ekim 21
Blogumuzda birbirinden güzel Efsane , destan, mitolojik öyküler bulunmakta bunlara zaman zaman masalları da eklemeye çalışıyoruz. Genellikle İlk kez duyduğunuzu düşündüğümüz öykü, efsane, destan, masallara yer vermeye çalışıyoruz. Blogumuzda bulunan efsanelerin, destanların, masalların kaynağı genellikle anadolu ve Türk dünyasıdır. Tek bir blogda birbirinden güzel kültürümüzün öğelerini sizlere internet çöplüğünde kolayca bulabilmenizi sağlıyor isek ne mutlu bize
EJDERHA KADIN

Evvelki bir doğancı başı Han yiğitleri ile kuş avlarken, kuş uçarak kaçar. Hanın bir yiğidi peşinden gider ve bulamadan tekrar döner. "Han'ım ilginç, ben kuşu kovalarken, yolumda büyük bir taşın dibinde ay dersem arksız, güneş dersem görksüz bir güzel kız duruyordu. Selam vermeye gidiyim diye güzelliğinden heyecanlanıp yanına yaklaşamadım" der yiğit.

Han bu haberi duyar duymaz o yere gelir ve yiğitin dediği gibi dünyada onun gibisi yok güzel bir kız duruyordu.
"Hangi taraftan, hangi halktan gelen güzelsin?" diye sorar Han. Güzel gülümseyerek: "Güneş çıktığı taraftan, kendime uygun mutlu bir koca bulabilecekmiyim diyerek çukurları aşarak, yerleri dolaşarak gelmekteyim" der. "Öyleyse ben bir halkın Han'ıyım, beğendiysen bana gel" -der. Güzel bir az düşünerek: "Ben sizinle evleneceğim, fakat tek bir şartım var. Benim oturduğum evde sadece siz olacaksınız. Başka insanların gelmelerini yasaklarız. "Güzellin isteklerini yerine getirmeyeceksem vazgeçer mi? diyerek Han razı olur. Daha sonra kızı ata bindirerek şehrine doğru gider. Han şan-şöhretle büyük düğün yapar, karısını önemser ve istediği koşullarının tamamını yerine getirir. Aradan günler geçer ve Han gittikçe sıkılmaya başlar. Kanı azalarak zayıflar ve sadece kemikleri kalır. Hanın ordusuna can değil, kuş bile uçmaz. O zamanlar da padişah "hastalanmaktayım" diye tabip çığırtır. Adem adlı tabip hanın karısı bulunduğu orduya gelir ve "ne varmış" diye ordunun yarıp akan suyundan göl yaparak akan ejderhayı görür. Tabip kalbini durdurup, "Daha ne olacakmış" diyerek, bakar. Bir anda ejderha çok güzel olarak, süzülmüşçesine evine doğru gider. Adem tabip hanın hastalığı neden kaynaklandığını anlar. Tekrar hana gider: "Evinden bakacağım" diye tabipliğin her kurallıyla hanın sağlığını hiç acile etmeden kontrolden geçirir. Hanın karısı ise sırını hiç bozmadan süzülerek oturur.

"Derdim neymiş" diye sorar padişah. "Derdiniz yok,sağlığınız gayet güzel, sadece doğancı başçılığı bırakmışsınız,yiğitlerinizi alarak bir az eğlenirseniz yerine gelir" diye tabip hiçbir şey tatmadan saygı duymuşçasına gider.

Han ertesi gün kuşunu kondurup, yiğitlerini alarak çıkar. Tekrar dönerken yolunda tabibin durduğunu görür. Han dönerek selam verir: "Hanım, dün derdinizi bulmuşken, karınızdan çekindiğim için söyleyemedim. O güzel bir kız değil, ejderhaymış" diye olan olayı hana anlatır. "Onun ejderha olduğunu kendi gözümle gördüğüm halde inanırım" der Han. "Olur" der tabip. ilk önce, diri bir bıldırcın alarak evinize girin, girer girmez can verir, nedeni ise o hayvanların ilk sakini, görür görmez korkudan ölür. ikinci olarak, akar suyu kapatın ve başka bir yöne döndürün! Akşamleyin ise tuzlu güzel bir yemek yaptırın ve istemediniz halde de, zorla yiyin? Evinize hiç bir şeye su doldurtmayın, sonra uyuyormuş gibi bakarak yatın. Ondan sonra öğrenirsiniz Hanım. Ondan sonraki durumu kendim bulurum" der tabip.

Söylediği gibi evine han, diri bıldırcın aldırtarak karısına gösterdi ve kadın eline aldığında bıldırcın hiç kıpırdamadan can verir. Han "Kuştan korkmuştur" diyerek hiç belli ettirmez.

Birkaç gün geçince han ikinci oyunu oynar. Geceyarısı han uyuyormuş gibi yatar, yataktan ejderhanın kafası çıkar. Kuyruk tarafı hanın bünyesine dokunur. Susayan ejderha süzülerek her hangi bir mutfak eşyasından su aramaya başlar. Fakat su bulamaz ve çaresizkalan ejderha tekrar toparlanarak önceki durumuna döner: "Evde su yokmuş, nehirden su getire bilirmisin" diye, hanı uyandırır. Han özene giderek: "Orada su yokmuş" diye boş döner. O anda sabah da olur. Kadının rahatı kaçar.

Han ordusuna gider ve bütün gördüklerini tüm yiğitlerine anlatır. Nehir suyunu kapattırarak uzaktan bakar. Bu sırada karısı etrafını dikkatlice bakarak suyu açar ve ejderha olarak suyu doyuncaya kadar içer.

Han Adem tabibi hemen bulmalarını ister ve ejderhayı nasıl yok etmenin sırını sorar: "Padişahım, şimdi bunun 80 günlük yaşı kaldı, ondan sonra gerçek ejderha olur. O zamana kadar yok edilmediği halde tüm şehri yok eder. Buna demirden, penceresi yok ev yaparak, kandırarak sokarak kapısını kapatıp, etrafını odunlarla çevirip ateşe vermek gerekir. Başka çaremiz yok, yemeğine zehir katarak verdiğimizde siz yemeden ağzına bile almaz. Sen hiç şüphe uyandırmadan önceden nasılsanız öyle devam ediniz" der tabip.

Han bir haftanın içerisinde ustalara demirden ev yaptırır. Han karısını alır ve yaptırdığı eve götürür. Karısı eve girer girmez, kapı şah diye kapanarak kilitlenir. Hazır olan ustalar ses çıkartarak her tarafı ateşe verir ve demir evin içinden kulak beyini çatlatan ejderhanın sesi çıkar. Ertesi gün açıp baktıklarında ev dolu ejderhanın külü kalır. Halkı azaptan kurtaran, Adem tabibe, padişah saraydan yer verir ve ordu kişisi olarak alır. Halk mesut, yer mesut, çıkarlı ejderhadan kurtulan han önceki durumuna gelir ve sağ-selamet halkını kötülerden koruyarak bir çok yıl ömür sürdürür.

1 okur dedi ki:

serencam dedi ki...

Bu Kırgız halk masallarına bayıldım..İçinde kayboldum okurken ..ne güzeldi..Aslında bunlara masal deyip geçmemek lazım..Ya da efsane deyip geçmemek lazım..Mesela bu masalda ki hayal gücüne hayran kaldım..Bunu anlatan ya da masallaştıranların kendilerini yansıtıyor bunlar..Önemli olanda bu zaten..

Yorum Gönder