Trabzon bölgesinde çeşitli konularda bir hayli inanmalar vardır. Bunların bir çoğu yörel olmakla beraber, bir çoğu da bütün Trabzon bölgesinde rastlamak mümkündür. Bazıları ise bölgesel farklılıklar göstermektedir.
- Nazarla İlgili İnanmalar: Bütün Trabzon bölgesinde nazarla ilgili inanmalar vardır. Bilhassa kırsal kesimde nazarla ilgili olarak, nazardan korunmak için nusha (hamayil) taşımak, hayvanlar için tuz okutmak vardır.
Trabzon merkez ilçe ve Maçka yöresinde sığırlara nazara ismi verilir.
Sürmene bölgesinde nazara inananlar çok. “Nazar insanı mezara, hayvanı kazana kor” sözü meşhurdur. Korunmak için belirli dualar okunur.
Arsin bölgesinde bir şeye nazar aldığı zaman kül sulandırılarak nazar alanın üzerine serpilir.
Arsin bölgesinde sığırlar nazar almasın diye köpeğin dışkısının beyazı kurutularak sığırın boynuna asılır.
Yürümeyen çocuklar Cuma günü camiye götürülür ve camiden çıkan ilk kişiye ayak bağı kesilerek yürüyeceğine inanılır. Bu inanma yaygındır.
Tonya’da eve uğursuzluk gelmesin diye Mayıs ayında evin kapısının üstüne “Mayıs Dikeni” konur. Merkez ilçede bu diken ahır kapısının üstüne konur.
Sürmene Yemişli mahallesinde “Fenerli Türbesi” dili tutulanlar götürülür. Türbenin içi oyulmuş oradan toprak alınır. Bu şekilde dili tutulanların dilinin açılacağına inanılır.
Sürmene’de Mayıs ayında ayazma (Kutsal Su) gidilir. El, yüz yıkanır. Elbiseden bir parça koparılarak gözeye bırakılır.
Trabzon merkez ilçede “Ahi Evran” türbesine, Düzköy’de Haçkalı Hoca türbesine adak adanır, ziyaret yapılır, mevlit okutulur. Bu davranışın daha faziletli olduğuna inanılır.
Trabzon merkez ilçe Akoluk Beldesindeki şehit asker türbesinde namaz kılınır, ziyaret edilerek belirli hastalıkların iyileşeceği inancı vardır.
Trabzon merkez ilçesinin bazı köylerinde, küçük çocukların yol kenarına abdest bozması yasaklanır. Şayet bu yasağa uymazlarsa tırnaklarının kenarında şeytan tırnağı biteceği söylenir.
Altını kirleten çocuklara gizli olarak koyun veya sığır cinsinin üreme organı yedirilir.
Doğum yapan kadınların bir birlerini kırk gün görmemeleri veya aynı sofradan yemek yemeleri ile bir birlerini bastırdığı inancı vardır. Böyle bir durum söz konusu oldu ise her ikisine aynı tastan su içirilir.
Yeni doğan çocuk kırk gün yalnız bırakılmaz. Al basacağı inancı vardır. Arsin bölgesinde yeni doğan çocuğun üstüne yeni gelin gelirse çocuğu bastırdığına inanılır.
Arsin bölgesinde damadın nikâhtan sonra gerdeğe girmeden kapı altından geçerse bağlandığı inancı vardır.
Arsin bölgesinde Cuma günü öğleden sonra mezar ziyareti yapılmaz. Ölü defnedildikten sonra mezarın yanından arka dönerek ayrılmanın ölüye saygısızlık olduğuna inanılır.
Kesik ve yaralara insanın kendi idrarının iyi geldiğine inanılır (Arsin).
Yomra Maden köyünde yaşayan Serdar Fadime (1998 de sağ ve yüz yaşın üzerinde) gece şehitlerle konuştuğuna inanılır.
Arsin bölgesinde iltihaplı yaranın üzerine damar (yılan) otu sarmakla yaranın iyileşeceği inancı vardır.
Arsin bölgesinde göbek düştüğü zaman, bir ekmek parçasına kibrit çöpü dikerek göbeğin üzerine bırakılır ve yakılır. Üzerine bardak kapatılarak, düşen göbeğin yerine geleceğine inanılır.
Baykuş ötmesi uğursuz sayılır. Evin yakınında baykuş öterse yakın bir zamanda o evden ölü çıkacağına inanılır. Bazı bölgelerde köpek ve kara karganın bağırması da uğursuz sayılır. Kara kedi ile de ilgili olarak aynı inanma vardır. Maçka’da kara örümcek uğursuz sayılır.
Kavak yaprağını alt tarafından dökmeye başlarsa kışın çetin geçeceğine inanılır. Maçka’da ayva çok olunca kış çetin geçer inancı vardır.
Maçka’da çocuğun göbeği kesilince ya camiye ya da okula bırakılır. Camiye (ibadete) ve İlme yönelsin diye.
Maçka’da yeni alınan bir giysi besmelesiz olarak sandığa bırakılırsa veya giyilirse cinlerin giyeceğine inanılır. Bu konu ile ilgili olarak bir anlatım vardır.
“Maçka Güney mahalle annemin tanıdığı İrfan adında bir kadının kocası fırıncıdır. Adam hanımına güzel bir elbise alıyor. Kadın elbiseyi giymeye kıyamıyor ve besmelesiz sandığa koyuyor. Gece cinler adamı alarak fırında çalıştırıyorlar. Hanımına aldığı elbise ile bir kadın fırına geliyor ve hamurlu elini kadının sırtına vuruyor. Sabah eve gelince hanımından, aldığı elbiseyi getirmesini istiyor. Hanımı elbiseyi getiriyor ve sırtının hamurlu olduğunu görüyor” (Yaklaşık yüz elli sene mazisi olan bu olayı anlatan F.D. Karahasanoğlu)
Maçka’da akşam namazından sonra dışarı çıkıldığı zaman “Bismillah destur, cinler periler kenara dursun” denilmez ise çıkan kişinin çarpılacağına inanılır.
Maçka Güney mahalle Atlı Kilise yanında bulunan su kutsal sayılır. El, yüz yıkanır. Eşarp, mendil ağaca bağlanır ve dilek tutularak dileğin olacağına inanılır.
Kırsal kesimde tarım yapılan bölgelerde tavşan uğursuz sayılır.
Sürmene’de süpürge ile insana vurulmaz. Vurulursa boyu uzamaz.
Gözde arpacık çıkınca zenginliğe delalet eder.
Karanlıkta tırnak kesilmez. Sürmene’de tesbit ettiğimiz bu mesele bütün bölgeler için geçerlidir.
Sürmene’de çakalın bağırması uğursuzluk sayılır. Uğursuzluktan korunmak için ayakkabı çıkarılarak ters çevrilir.
Sürmene’de boğmaca olan çocuklar, öksürüğü geçsin diye ceviz kökünden geçirilir. Beşikdüzü’nde sandığa kapatılır.
Sürmene’de Cuma günü çamaşır yıkamak uğursuzluk sayılır.
Sürmene’de akşamdan sonra çocuklar dışarı abdest bozarsa çarpılır. Bu inanç diğer bölgelerde de yaygındır.
Vapurla askerlerin uğurlandığı dönemde, vapur liman başını aşana kadar ev süpürülmesi uğursuz sayılır.
Çaykara’da yolda giderken kadına rastlamak uğursuzluk sayılır.
Çaykara’da evden yolcu çıkışında ev süpürmek uğursuzluk sayılır.
Gelin büyüklerinin yanında çocuğunu kucağına alamaz, sevip okşayamaz.
Büyüklerinin yanında koca hanımının ismini söyleyemez. Şayet hanımına bir söz söylemesi gerekiyorsa lakap ile hitap eder.
Toplumda genellikle hanımların ismi söylenmez. “Ev sahibi, kan ayaklı veya Bizim kaşık düşmanı” diye isimlendirilir.
Evden çıkarken sağ ayakla çıkmak uğurlu sayılır.
Yolda giderken yılana rastlamak uğursuzluk sayılır. Yolu değiştirmek veya geri dönmek gerekir. (Merkez ilçe köyleri)
Horozun akşam namazında devamlı ötmesi evden ölü çıkacağına işaret sayılır. Uğursuzluk belirtisi . (Merkez İlçe)
Tonya ve Şalpazarı yöresinde yaylaya göç sırasında süslenir. Sığır ve Koyunların başlarına genelde kırmızı ipten örme püsküller takılır. Boyunlarına karışık renkli iri taneli boncuk dizinleri bağlanır. Sığır ve koyunlara çıngırak takılır.
Tonya yöresinde yedi yemeğinde kaşık çalınır.
Kırsal kesimde sünnet olan çocuğun kirvesi olur.
Sürmene’de olmayan yayıklar için nusha yazdırılır. Şalpazarı bölgesinde mayalanmayan peynir için nusha yazdırılır.
Hayvancılığın yapıldığı bölgelerde “Keçinin kuyruğu sallanınca hayvan yanar” inancı vardır.
Maçka yöresinde yeni doğan bir çocuğu kırk gün içerisinde hasta (adetli) bir kadın görürse, çocuğun yüzünde sivilce çıkar.
Maçka yöresinde kara sineğin hızlı ısırması hayvanın bozacağına işaret sayılır.
Miladi takvimle Mart ayının birinde (Miladi 14 Mart) itibaren her gün bir ay sayılmakla yıllık hava durumu hesaplanır. (Yaygın)
Siğilleri gidermek için sabit (boyalı kalem) kalemle üzeri boyanır, tam sayısı bir kağıda yazılır, altına bir dua yazılır ve kağıt bir akar suya bırakılır. Kağıt çürüyünce siğiller iyileşir. Dedem yapardı biz yaşadık. “Anlatan F. D. Karahasanoğlu)
Arsin yöresinde çocuğu olmayan erkek veya kadın, kendi cinsinden bir cenaze yıkanırken teneşirin altına girip ölünün yıkandığı su ile yıkanırsa çocuğu olacağına inanılır. Bu inanç olmakla beraber anlatan S. Kurt’un ifadesine göre korkudan teşebbüs eden olmamış.
Davara binmesi: Anlatan B. Kaya. “Sene 1985 şehirde ki evde tek başıma yatıyorum. Yarı uyanık vaziyetteyim. camdan içeri rüzgâr gibi mahiyetini belirleyemediğim bir cisim girdi. Elini ağzımın üstüne bastırdı. Çığlık attım sesim çıkmadı. Ne kadar uğraştım bilmiyorum. Korkudan ayağa kalktığım zaman camdan dışarı çıktığını hissettim. Elinin ortası delikti. Zaten elinde delik olmasa insan havasızlıktan boğulur”. Trabzon bölgesinde davara binmesi diye bilinen bu inanç yaygındır.
Yalnız Sürmene İlçesinde M. Çolakoğlu ile yaptığım görüşmede anlattığı şu gerçek çok ilgi çekicidir. “Trabzon’da Ziya Altınkaya isminde sinir mütehassısı bir doktor vardı. Davara binmesi ona anlatılınca bilimsel olarak bunun izahını şöyle yapmıştı. İnsan sırt üstü yattığı zaman öyle bir an gelir ki vücutta kan akımı çok yavaşlar veya durur. Göğüs darlanır, nefes alma güçleşir. Davara binmesinin aslı budur”.
Cin, peri düğünü: Anlatan H. Yürük, “12 yaşlarında çocuktum. Bir arkadaşımla evimizin karşısındaki ormana gittik. Bir kaya gördük. Yuvarlamak istedik. Karşı ki kayadan o ana kadar hiç işitmediğimiz sesler gelmeye başladı. Davul, zurna eşliğinde mermi sesleri duyduk. Korktuk ve eve geldik. Büyüklerimize anlatınca peri düğününe rastlamışsınız dediler”.
Çaykara bölgesinde cinlerle evli olduğunu söyleyen kişiler var. Cin, peri inancı bazı bölgelerde yaygın bazı bölgelerde az rastlanmakla beraber bütün yörede var.
Trabzon yöresinde bilhassa kadınlar arasında belirli hastalıklarda hocaya okunma inancı yaygın.
Yeni doğan çocuk bir yere misafir götürülünce, o evden ayrılırken gözü arkada kalmasın diye çocuğa hediye verilir.
Yeni doğan çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okunur. Bunun iyi ahlaklı bir kişi tarafından okunmasına dikkat edilir. Ahlaklı olsun diye. (Yaygın)
Ezan okunurken, çakalların uluması uğursuzluk sayılır. (Yaygın)
Kısmeti bağlı kızların annesi üç Cuma sela vaktinde sandığı açarak, sandıktan aldığı bir giysi ile kızı sarsa kısmeti açılır. (Maçka)
Çocukların omuzuna mavi boncuk takılarak kötülüklerden korunduğuna inanılır. (Yaygın)
Maçka Ağralaksa yaylasında yayık çalkalanırken kaymak kolayca yağa dönüşmezse zifin (Zafinos) ağaçcığın dallarından bir parça alınır. Sünnet edilmemiş bir erkek çocuğunun üreme organı boyunca kırılır yayığın içine batırılır. Böylece kaymak kolayca yağa dönüşür. Yayık vurma işi bitermiş. (Anadolu İnançları s.44)
alıntı
2 okur dedi ki:
Sayın blog söneticisi öncelikle paylaşımlarınız için teşekkür ederiz.Ekibimiz reklam rehber olarak paylaşımlarınızı çok dikkat çekici bulduk başarılarınızın devamını dileriz.
çoğu doğru değil
Yorum Gönder