“Oğuz zamanında Kanlı Koca adında bir gürbüz erin Kan Turalı adlı yetişmiş bir yiğit oğlu varmış. Kanlı Koca oğlunu evlendirmek ister. Fakat oğlu alacağı kızın kendisi kadar kahraman bir kız olması gerektiğini söyler.
Önce oğul, sonra da babası Oğuz’u gezerler, İç Oğuz’da da, Dış Oğuz’da da böyle bir kız bulamazlar. Kanlı Koca dönüp dolaşıp Trabzon’a gelir. Trabzon tekürünün Selcen Hatun adında bir kızı vardır. Tam istedikleri gibidir. Fakat babası, bu kızı almak isteyene üç canavarla savaşmayı şart koşmuştur. O zamana kadar civardan gelen otuz iki kişi bu canavarlardan ilki olan kara boğanın boynuzları arasında can verip, kellerini kaybetmişlerdir. Aslan ve kara deve ile çarpışan olmamıştır. Bunları dehşetle öğrenen Kanlı Koca evine geri döner, durumu oğluna anlatır, fakat oğlunun gitmesini istemez.
Kan Turalı kırk yiğidini alıp, Trabzon’a gelir. Kızı tekürden ister ve canavarlarla savaşa girişir. Sırayla kara boğayı, arslanı ve kara deveyi öldürür. Tekür düğüne karar verir. Kan Turalı, annesi ve babası olmadan gerdeğe girmeyeceğini söyler. Kızı alıp, Oğuz sınırına yedi gün yedi gece sonra ulaşır. Müjde vermek üzere yiğitlerini önden gönderir.
İki sevgili güzel bir vadide konaklarken, Kan Turalı uykuya dalar, kız ise uyumayıp, tedbirini alır. Kızını verdiğine pişman olan tekür, altı yüz askerini göndererek kızını geri getirmek ister. Selcan Hatun Kan Turalıyı uyandırır, gelenlerle savaşa tutuşur. Bir müddet sonra gelenlerin bozguna uğradığını sanan Selcan Hatun çadıra döner. Kan Turalı’nın annesi ve babası da gelmişlerdir. Ancak delikanlı yoktur. Selcan Hatun geri döner, bir vadide düşmanların Kan Turalı’yı sıkıştırmış olduklarını görünce, üzerlerine at sürer. Yaralanmış olan sevgilisini atının arkasına alarak, dönmek üzere yola girerler. Bu durumu yiğitliğine yediremeyen Kan Turalı, kızı öldürmek ister ve düşüncesini kıza açar. Selcen Hatun tatlılıkla Kan Turalı’yı düşüncesinden vaz geçirmek ister. Başaramayınca kızar ve döğüşmeye hazır olduğunu söyler. Karşı karşıya geçerler. Selcen Hatun temrensiz bir ok atar, Kan Turalı ürperir. Koşarak kucaklaşırlar, barışırlar ve birbirlerini sınadıklarını söylerler. Yeniden yola koyulup, anne ve babalarının yanlarına varırlar. Oradan Oğuz’a girer, düğüne başlarlar. Kan Turalı gerdeğe girip muradına erişir. Dedem Korkut gelip şadlık çalıp, destanlar söyler” (Ergin; 1997:13).
alıntı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 okur dedi ki:
Yorum Gönder