Çukurova ünüversitesinin türkoloji bölümünden haberiniz var mı bilmiyorum. Türk Tarihi ve türk diline ilgi duyuyorsanız bu bölümün geçmişe yolculuklarını ve araştımalarını mutlaka takip etmenizi tavsiye ederim.
Türk adının tarih boyunca kullanılışı ve anlamı ile ilgili değişik görüşler ortaya atılmıştır.
Bilim âleminin genel kabulünü gören görüş ise Çin kaynaklarının Göktürkler çağına yaklaştıkça Tiele kavramının Türk kavramıyla aynı olduğuydu. Çince Tiele sözünün Türk kavramı olduğu noktasında, bütün Japon kaynakları birleşmişlerdir. Bu kavram zamanla aynı soydan olan toplulukların siyasî adına dönüşmüş, geniş ve sürekli bir kullanım sahası bulmuştur. Bilim âleminin ilgilendiği bir başka konu da Türk kavramının anlamı olmuştur. Köktürkler döneminde bu adın millet adı olarak mı yoksa devlet adı olarak mı kullanıldığı pek anlaşılamıyordu. Uygurlar döneminde ise Türk kavramı çoğu zaman “erk” karşılığı kullanılmıştır. Uygurlar döneminde ikinci bir kullanım biçimi ise “güç” anlamı vermekteydi. Kaşgarlı Mahmud döneminde de “güç” anlamında kullanım devam etmiştir.
Kırgızistan ve Özbekistan’da yaşayan Türkatalar olarak kendilerini tanımlayan
yaklaşık 1.5 milyon insan var
Kırgızistan Cumhuriyeti’nde bu topluluğun fertlerinin kimliklerindeki milliyet hanesine Türkata yazılmasıyla birlikte, topluluk kendisini sadece Türk adıyla adlandırmakta ve tabir etmektedir.
Türkata adı konusunda dikkatimizi çeken bir nokta da, derleme yaptığımız ve konuştuğumuz her kişinin “biz Türkata’nın çocuklarıyız, bunun için kendimize Türk diyoruz” demeleriydi. Bahsedilen Türkata bizde, tarihte yaşamış ve kendinden sonra gelenlere adını vermiş bir ilk ata hissi uyandırmıştır. Bu toplulukta, diğer bazı Türk topluluklarında görülen yedi ata geleneğinin olduğunu da yine derlemelerimizde görmüş bulunmaktayız.
Türkata Türklerinin içerisinde diğer tüm Türk topluluklarında olduğu gibi bir boy-uruğ-soy sistemi olduğunu yine derlemelerimizde gördük. Bu boy-uruğ ve soy adları ise gerçekten dikkat çekicidir. Bu boyuruğ-soy adlarından bazıları şöyle:
1: Kuvakalmak
2: Kelakça (kalakça)
3: Keller
4: Maydakeller (Medekeller)
5: Kettekeller
6: İtkaynatar
7: Geregürü
8: Bengi
9: Görgesığmas
10: Karakonas
11: Alibey
12: Tüyeçi
13: Tüyemoyın
14: Ballas
15: Elemen
16: Yapalak
17: Cindiler
18: Kalabaysal
19: Bayhalvay
Derlemelerimizde bu boy-uruğ-soyların bazılarının bu adı alışıyla ilgili hikâyelerinin olduğunu da tespit etmiş bulunuyoruz.
Bengiler: Bengiler’e nargile ve sigara içip; nas attıkları için bu adın verildiği
söylenmektedir. Bengi sözünün de zaten Türkata ağzında nargile anlamına geldiğini derlemelerimiz esnasında öğrenmiş bulunuyoruz.
Keller: Keller’e bu adın verilmesinin sebebi ise çok kavgacı olmalarından
kaynaklanmaktadır.
İtkaynatar: Kurut yapmak için yoğurt kaynatılırken, kazanın içine dalaşan itler düşerler. Bu olaydan sonra bu mahalde yaşayanlara İtkaynatar adı verilir.
Karakonas: Eskiler dağa giderken çanaç adını verdikleri bir tür tuluma yağ ve pişirdikleri yiyecekleri koymuşlar ama çanaçtakiler “tulumdakiler” erimiş. Bu olaydan sonra bu topluluğa yağlı çanaç Karakonaslar denmiş
son yıllarda Hoca Ahmet Yesevî Üniversitesi’nin ilgisi ve çalışmaları neticesinde bu üniversitede 100’ün üzerinde Türkatalı genç eğitim görmektedir. Türkatalar arasında bulunduğumuz günlerde ve derlemelerimizde dikkatimizi çeken bir ayrıntı da haftanın günlerine verdikleri adlar idi. Türkatalarda haftanın günleri iki türlü adlandırılmaktadır:
Bunlardan birincisi bölgenin geleneğine uygun olarak Farsça ve Arapça kökenli kelimelerle yapılan adlandırmalardır. Bu forma şöyledir:
Düyşembe: Pazartesi
Seyşembe: Salı
Çarşembe: Çarşamba
Peyşembe: Perşembe
Cuma: Cuma
Şembe: Cumartesi
Påzar: Pazar
Haftanın günlerini adlandırma noktasında ilk dikkat çeken unsur Pazar gününe verilen adın aynı Türkiye Türklerinde olduğu gibi olmasıdır. Oysa bölgede yaşayan Türk topluluklarının hiçbiri haftanın yedinci gününü “Pazar” diye adlandırmamaktadır.
Haftanın günlerini diğer adlandırma biçimine gelince, o da şu şekildedir:
Birinçi kün: Pazartesi
Ekinçi kün: Salı
Üçünçü kün: Çarşamba
Törtinçi kün:
Beşinçi kün: Cuma
Åltınçı kün: Cumartesi
Yettinçi kün: Pazar
Belki de yeni denilebilecek bir keşif neticesinde varlığından haberdar olduğumuz Türkataların dili konusu, şimdiye değin merak edilegelmiş esrarlı bir konudur.
Mehmet Ali Arslan tarafından yayınlanan bu makaleyi pdf formatında açabilir veya pc'nize indirebilirsiniz.
bu yazıyı sizlerle paylaşırken kendi cümlelerimi de eklediğim ve orjinal sırayı takip etmediğimi ve sadece belli yerleri alıntıladığımı belirterek makalenin tamamını yukarıda verdiğimiz linkden okuyabilirsiniz ve Türkoloji üzerine daha fazla bilgi edinmek için Çukurova üniversitesinin Türkoloji araştırmalarını yayınladığı sitesini ziyaret ediniz
1 okur dedi ki:
yeni ve duyulmamış bilgiler...
yine güzel bir konu..
Yorum Gönder