Merkez Efendi, 1463'de Denizli'de doğmuş, İstanbul medreselerinde okumuş, müderrislik yapmış, Manisa'ya gitmiş ve burada mesir macununu bulmuş, tekrar İstanbul'a gelerek Sünbül Efendi'ye intisap etmiştir. Halveti tarikatının Sünbüli kolu şeyhi Sünbül Sinan Efendi'nin halifesidir, onun vefatıyla şeyh olmuştur.
Merkezefendi medresede kızları ve erkekleri birlikte okuttuğu için Padişah'a şikayet edilir. Padişah da onu İstanbul'a çağırır. İstanbul'a geldiğinde Padişah'ı namaz kılarken bulur ve ona selam verir ve bekler. Padişah selam verince "Namaz kılana selam verilir mi? diye sorar. O da "Padişahım siz namazda sarayın tamirini düşünüyordunuz" der. Padişah şaşırır. Dediği doğrudur.
Sonra da "Siz kızlarla oğlanları birlikte okutuyormuşsunuz, hiç ateşle barut bir arada olur mu?" diye sorar. Merkezefendi kavuğunu çıkarır ve ateşle barutu göstererek "İşte böyle durur" der. Padişah Merkezefendiden hoşlanmış ve onun keramet sahibi biri olduğunu anlamıştır. İstanbul'da kalmasını söyler o da kabul eder.
Merkez Efendi bir gün dergâhın bahçesinde namaz kılarken, secdeye vardığı bir sırada, yerden bir ses işitti. Diyordu ki: "Ey Merkez Efendi! Yedi senedir yeryüzüne çıkmak için emrini bekliyorum. Beni bu hapishâneden kurtar. Zîrâ Allahü teâlâ, beni sıtma hastalığına şifâ olarak yarattı." Merkez Efendi namazdan sonra talebelerine; "Burayı kazınız. Sıtmalılara şifâ olacak bir su çıkacak" buyurdu. Kazdılar, kırmızımtrak bir su çıktı. Kuyu hâline getirdiler. Niyet kuyusu ismi verilen bu kuyudan, sıtma hastaları su alır içerlerdi. Bu suyu içen hastalar, Allahü teâlânın izniyle şifâ bulurlardı.
Merkez Efendi, senelerce o dergâhta talebelere ders vererek, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirdi. Zaman zaman İstanbul'un çeşitli câmilerinde halka vâz ve nasîhatlerde bulundu. Onun vâzında câmiler dolar taşar, oturulacak yer kalmazdı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 okur dedi ki:
Yorum Gönder