Prof. Dr. Orhan Kılıç 1725 Yılında vefat eden Harputlu Hacı Osman'ın Terekesi'ni incelemiş ( Tereke = miras, ölen kişinin ardında bıraktıkları) ve o günün yaşantısına ışık tutarak aynı zamanda günümüzden 283 yıl öncesine bir yolculuk yapmış.
Harputlu Hacı Osman'ın Terekesi bir efsane, destan yada hikaye değil hayatın kendisi geçmişde insanlar nasıl yaşarmış bunu merak ediyorsanız bu çalışmayı mutlaka okumalısınız.
Prof Dr. Orhan Kılıç'ın sözleriyle bu tür evrakların neden önemli olduğunu da anlayabiliyoruz
"Kişilerin ölümünden sonra varislerine bıraktığı mirası ihtiva eden tereke kayıtları, ekonomik ve sosyal tarihimiz için kıymetli belgelerdir. Bu kayıtlardan; ölen kişinin iktisadi durumunu, sahip olduğu mal varlığını, bu mal varlığının maddi değerini, borcunu, alacağını, aile üyelerini ve mirasın nasıl taksim edildiği gibi konuları etraflıca öğrenmek mümkündür. Bu özellikleri sebebiyle hukuk ve kültür tarihimiz bakımından da büyük değer ifade ederler. "
396 numaralı ve 1723-1726 tarihli Harput Şer’iyye Sicili’nin 145-146. sayfalarında, Harput şehrinin Hoca Mahallesi sakinlerinden olup vefat eden Hacı Osman Efendi’nin 6 Ocak 1725 tarihli tereke kaydı vardır. Tereke tarihinden de anlaşılacağı üzere, Hacı Osman muhtemelen 1724 yılının sonlarında veya 1725 yılı Ocak ayının ilk günlerinde vefat etmiştir.
Bahse konu Hacı Osman, Harput’un itibarlı ve varlıklı bir ailesinin üyesidir. Babası, Ahmed adlı eski bir yeniçeri imiş. Varlıklı bir kişi olduğu için Hacca gidip gelmek nasip olmuş ve bu sebeple Hacı Osman olarak anılıyor. Öldüğünde, iki oğlu ve dört kızı bulunuyormuş. Eşi kendisinden önce vefat etmiş ve daha sonra evlenmemiş olmalı ki, varislerinin içerisinde zevcesi bulunmamaktadır. Ancak annesi Hacı Hatun, kendisi öldüğü sırada halen hayatta imiş.
Erkek çocuklarının isimleri Ahmed ve Ömer, kız çocuklarının isimleri ise büyükten küçüğe doğru Ayşe, Hadice, Fatıma ve Safiye’dir. Miras paylaşımı sırasında Ömer ve Safiye yaşları küçük olduğu için mahkeme kendilerine Harputlu Abdülmennan Efendi’yi vasi tayin etmiştir. Bu vasi tayini ile ilgili kayıt ise şer’iyye sicilinin 146. sayfasına Hacı Osman’ın tereke kaydından sonra yazılmıştır.
Merhum Hacı Osman’ın varislerine bıraktığı menkul ve gayrimenkullerin neler olduğu aşağıda bir tablo halinde kıymetleri ile birlikte verilmiştir. Bu değerlerin bugün meblağ olarak ne miktara karşılık geldiğini tespit etmek oldukça zordur. Ancak listedeki menkul ve gayrimenkullerin değerleri birbiri ile mukayese edilerek bir sonuca gidilebilir. Mesela dükkânların değerleri ile mutfak eşyaları, at koşum malzemeleri, silahlar ve kürkler kıyaslandığında gayrimenkullerin bugünküne nazaran daha ucuz olduğu anlaşılacaktır. Bu liste, farklı bakış açıları ile incelenip daha değişik sonuçlara varılabilir. Daha başka terekeler de incelenip terekeler arası mukayeseler yapıldığı takdirde etraflı değerlendirmeler yapmak mümkün olabilecektir.
Şimdi bu mal varlığından hareketle, Harputlu bir Türk-Müslüman efendisinin evi, sosyal hayatı ve bu bağlamda 18. yüzyılın ilk çeyreğinde Harput’taki sosyal, ekonomik ve kültürel hayatı gözler önüne sermeye çalışalım.
Hacı Osman dinî bütün bir kişi olduğu için evinde 3 tane Kuran-ı Kerim, 1 tane de hadis kitabı bulunuyordu. Terekesinde hiçbir kitap olmadığı için okumaya pek meyilli bir kişi olmadığı anlaşılıyor.
Mutfak eşyaları içerisinde abartılı olan bir şey yok. Ancak 1 büyük kuzu tenceresinin olması, Harput mutfağının önemli yemeklerinden biri olan kaburga dolmasının evde zaman zaman pişirildiğini gösteriyor. Günlük eşyaların yanı sıra süs eşyası olarak kullanılan 2 gümüş 1 kırmızı fincan, 2 kahve tabağı, 3 cam tas, 5 çin işi (fahfûrî) kâse ve tabağın Hacı Osman’ın evindeki camekânı süslediğini veya hatırlı misafirler için kullanıldığını söyleyebiliriz.
Aydınlatma eşyası olarak ise 2 fener, 3 şamdan kullanılıyormuş.
Evde10 kat döşek bulunuyordu. Kat olarak yazıldığı için döşeklerin yanında yorgan ve yastıklarının da bulunduğunu ayrıca belirtelim. Ancak Harput kültürünün önemli olgularından biri olan, kış aylarında kürsü kurarak etrafında oturma geleneği Hacı Osman’ın evinde de devam ettirilmiş olmalı ki bu maksatla evde ayrıca 3 adet kürsü yorganı bulunuyordu. Oturma eşyası olarak genellikle mak’ad ve sedirler kullanılıyordu. Bu mak’ad ve sedirlere dizilmek için yedisi kadife olmak üzere toplam 35 yastık vardı. Evde sadece 1 adet iskemle bulunuyordu. Yemekler büyük bir sini ile yer sofrasına getirilip yeniliyordu. Bu sebeple iskemleye pek de ihtiyaç gözükmüyordu. Hacı Osman evdeki tek iskemleye oturup muhtemelen gümüş diviti ile yazması gerekenleri yazıyordu. 1 çift gümüş gül-âb-dân ve buhur-dân (tütsülük) ile evin güzel kokması ve tütsü yapılması sağlanıyordu.
Döşemelik olarak 4 halı vardı. Bunlar oda ve misafir odasına seriliyordu. 2 kilim, 2 kırmızı 1 beyaz valense1, 2 Yanbolu kebesi2 ve 2 Cezayirî ihramî3 de evin diğer yerlerinin döşemesi için kullanılıyordu. Ayrıca 2 Mısır hasırı mevcuttu. Hacı Osman namaz kılarken evde bulunan 2 halı seccadeden birini tercih ediyordu.
Hacı Osman beline Harput yöresi kıyafetlerinin vazgeçilmez unsuru olan sarı bir kuşak bağlıyordu. 5 kürkü bulunuyordu. Bunlardan 3’ü sincâb gerâke, 1’i kırmızı çuka kaplı samur, diğeri ise yeşil çuka kaplı nake kürk idi. Ayrıca kırmızı sofdan bir ‘abâsı da vardı. Bel kuşağının içine kara kaplı hançer ve bıçağını sokuyordu.
Eğer bu çalışma İlginizi çekmişse devamını bu PDF den okuyabilirsiniz
Turkish Studies
http://www.turkishstudies.net/
0 okur dedi ki:
Yorum Gönder