Vaktiyle güzeller güzeli bir kızla, yiğit mi yiğit yakışıklı bir genç varmış. Bu gençler birbirlerine sevdalanmışlar. Babalarının söz kesmesinden sonra da beklemeye başlamışlar. Olacak ya, gün gelmiş delikanlıyı askere çağırmışlar. Evlenip muratlarına eremeden araya ayrılık girivermiş. Yıllarca sevgilisinin dönmesini bekleyen genç kız onun şehit olduğu haberiyle karşılaşınca dünyası yıkılmış. Ama neylersin, ölenle ölünmüyor ki...
Artık beklemenin de anlamı yoktur. Kızın babası, kızını başka birine nişanlar. Düğün dernek kurulur ve nihayet gelin alayı kızı almaya gelir. Gel gör ki kızın gönlü hâlâ eski sevgilisindedir. Çaresiz, ata biner ve yaşlı gözlerle yola düşerler. Kervan, bugünkü Eğri Göl’ün bulunduğu yere gelince kız acısına daha fazla dayanamaz ve “Allah’ım, ya beni suya sal sevdiğime varayım ya da kuş et salıver!” der. Allah’ın hikmetiyle o kızcağız orada bir su oluverir. Sular kaynaya kaynaya orada bir göl meydana getirir. O kervanın da orada duruşu eğri büğrü olduğu için, gölün iki km.uzunluğundaki çevresi eğri bir hâldedir. O gün bugündür her Cuma,kervanın gölde kaybolduğu saatlerde gölden bir ışık topunun çıktığını da yöre halkı söyler durur.
kaynak kişi: Zehra Yılmaz, Alanya 1980, dedesinden dinlemiş
Derleyen: Bedia Kaplan, Alanya 1980
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 okur dedi ki:
Efsanelere inanırım daha önce de belirtmiştim zaten. O ışık topu hadisesinin görüldüğüne de inanıyorum. Biz gittik göremedik diyenler varsa da inanıyorum ben...
Hocam bu arada şu yeni eklentiyi aldım haberin olsun.
bende başkasında görmüştüm tabi ki alacaksın sormana bile gerek yok
efsane güzel ama başka efsane yok mu
ben antalya alanya güzelbağlıyım. o yaylanın çocuğuyum. o efsane öyle değilde biraz dah farklıdır.. göldende nur felan çıkmıyor
çok güzel
Yorum Gönder