Eskiden, çok eskiden Kırgız kabilesi, Yenisey tarafında yaşarmış.Onlara orada Moğollar saldırır. Kırgızlar’ın içinde akıllı bir kadın vardır. O,beş altı muhafızı yer aramaları için gönderir. Onlara;
“Gidiniz, varınız, bir yer var, çok güzel, hoş ve yeşil. Yine orada öyle bir kuş var ki, çok hoş ötüyor. Onun adı bülbül.” der. “Gidip orayı bulunuz.Orası bizim mekânımız olsun.” der.
Askerler aramaya başlarlar. Ne kadar yürüdükleri, ne kadar yol aldıkları bilinmez. Hava, dayanılmayacak derecede sıcak olduğu için yolda çoğu ölür. Sadece bir asker kalır. O da çok susar ve güçten kuvvetten kesilip yere yıkılır. O yiğitin de sevdiği bir kız vardır. Kız, düşünde sevdiği gencin baygın bir hâlde yattığını görür ve çıkıp aramaya gider. Gelip bakar ki, oğlan yatıyor. Ne kadar uyandırmaya çalışırsa da nafile!... O zaman kız ağlayıp Allah’a yalvarır:
“Su olsam!” der. Bunun üzerine kız suya çevrilir. Bu arada kız oğlana tekinde bulunur:
“Kalk, ben geldim!...” der.
Oğlan, uğuldayan sesten sonra gözünü açıp bakar ki, su!... Sevinip sudan içer. Bu arada bir kuş çok güzel şekilde ötmektedir. Oğlan sağına boluna bakar, yemyeşil bir yer... Bunun üzerine; “Demek benim aradığım yer burası!” diye düşünür.
O zamandan beri Kırgızlar, Aladağ’a yerleşmişlerdir. Ala-Arça Suyu bugün de sevdiğini çağırıp şırıldayıp durmaktadır
Metin Ergun-Türk Dünyası Efsanelerinde Değişme Motifi
0 okur dedi ki:
Yorum Gönder