Mesir Macunu
Yavuz Sultan Selim’in karısı ve Kanunî Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan, 1522 yılında Manisa’da Sultan Camii adıyla büyük bir cami yaptırır. Caminin çevresini de okul, imaret, hamam, akıl hastanesi gibi hayır eserleriyle donatır. O zaman timarhane denilen akıl hastanesinin başına, devrin tanınmış bilgin ve doktorlarından Şeyh Merkez Efendi’yi getirir. Asıl adı Muslihiddin Musa olan Merkez Efendi, aynı zamanda gönül sahibi, erenlerden olgun bir kişidir. Hastanedeki delileri, müzikle, şiirle tedaviye çalışır, hastanesinde bir saz ekibi kurdurur. Bir gün, Ayşe Hafsa Sultan ağır bir hastalığa yakalanır. Hiçbir hekim derdine çare bulamaz. Devrin bilginlerinden Sümbül Efendi’ye baş vururlar. Sümbül Efendi:
- Manisa’da hekim Muslihiddin Musa bilir ancak… Ona danışın, der.
Gelirler Manisa’ya. Doğruca timarhaneye giderler. Bir de ne görsünler… Hekim Muslihiddin Musa avlusuna toplamış delileri, koca taş dibekte, baharat döğdürür. Selam verip beklerler. Merkez Efendi, döğülen baharatı alır, balla, şekerle kaynatarak macun yapar. Hastane kapısında bekleşen hastalara teker teker dağıtır. Artanını da İstanbul’dan gelen konuklara verir:
- Alınız, bu macunları, tiz saraya götürünüz, Valide Sultan’a yedirirseniz bir şeyciği kalmaz.
Gerçekten de Ayşe Hafsa Sultan, macunları yedikten sonra, şifa bulur. Derdinden kurtulur, Merkez Efendi’yi de İstanbul’a çağırır.
O gün bugündür, bu şifalı macunlara “Mesir Macunu” denir. İçerisinde, karanfilden, zencefilden, karabiberden, tarçından tutun da sinamekiye kadar 41 çeşit baharatın bulunduğu bu macunlar ince kâğıtlara sarılarak halka dağıtılır. İstek çok olunca, bunun yılın belirli bir ayında Sultan Camii minarelerinden atılması gelenek halini alır. Her yıl Manisa’da, nisan ayının son haftasında yapılan Mesir şenliklerinde bu geleneğe uyularak, macunlar hazırlatılır ve minarelerden atılır. Binlerce insanın kapıştığı bu macunların her derde deva olduğu inancı, bugün de halk arasında yaygındır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 okur dedi ki:
ben Kütahya lıyım ama Manisa da oturuyorum gerçekten mesir şenlikleri görülmeye değerdir
zaten mesir macununu kapmak için ortama girmek bile cesaret tir ben bir kere girdim ne yalan söyleyeyim sanki 10 adamdan dayak yemiş gibi her tarfım 5 gün ağrıdı
orda ayakkabılarını kaybedenler hele ki yere düşmeye gör kimse acımaz tepene çıkarlar zavalla kadının birine çık burdan dediler kadın çıkmadı mesir saçılırken gördüm bir de yerdeydi o artık kalkamaz ayağa...
öyle bir kalabalık öyle bir şenlik gerçeten yok gibi (rio hariç) :)
satılan değilde saçılan mesirler şifalıdır çünkü onlar hafızların eşliğinde şenliğe 40 gün kala dualar ile yoğrulurmuş şifanın mesir de değil dua ile yapılanında şifa var derler
bizler tv haberlerinde görebiliyoruz o izdihamları ama orda olmak gerekir şenliğin tadını çıkarmak için ezilmelerde gülü sevenin dikene katlanmasıdır ki kimsenin şikayetci olacağınıda sanmam
sana da geçmiş olsun her seferinde tecrübe kazanıyorsundur :)
aslında her seferi değil yani kimse yanlış anlamasın ama canlı bomba olayından 2 yıldır uzaktan seyrediyorum
geçtiğimiz yıl 40 kilo bomba yakalanmıştı
bu yıl yine aynı lanet olası terör yüzünden insan korkuyor
şu da var özel kuvvetler ve keskin nişancılar yerleştiriliyor heryere ama ne kadar etkili olur bilinmez
çünkü terörün amacı masum veya suçlu değil bildiğiniz gibi kaos yaratmak
Yorum Gönder