Çomar Bölükbaşı, Van'da bir destan kahramanıdır. Bir Battal Gazi, bir Köroğlu gibi, halkın bağrından kopmuş, sınır boylarında yiğitlikleriyle tanınmıştır.
Osmanlı Çomar Bölükbaşı’nı asi ilân edince. Çomar Bölükbaşı, 1650 yılında bir avuç adamıyla Van Kal'asında sıkışıp kalır. Kal'ayı toplu-tüfekli, güçlü bir Osmanlı ordusu kuşatır. Verilen emir, Çomar’ı sağ-salim yakalamak, tutsak etmektir. Durumun kötüye gittiğini gören Çomar Bölükbaşı bir gece elli arkadaşıyla birlikte, gizlice ip merdiven kurarak kal'adan kaçar, karşı yamaçlarda bekleyen atlarına atlayarak dörtnala uzaklaşırlar.
Bunu öğrenen 600 kişilik Osmanlı ordusu, Çomar ve arkadaşlarını Van gölünün Güney kıyısındaki Kuskunkıran deresinde sıkıştırır, kanlı bir dövüş baslar. Çomar Bölükbaşı, elli kişiyle karşısındaki altıyüz kişinin hakkından geleceği sırada, Osmanlı ordusu ikibin kişilik bir takviye görür, bir iki saat içinde savaş meydanında Çomar'dan başka kimse kalmaz. Kurtuluş olanağı da yok. Bulunduğu yerin bir yönü yüksek kayalar, öte yönü Van gölüne bakan otuz metrelik uçurum. Kanter içindeki kır atından iner, yelesini okşar, gözlerini öper.
Herkes Çomar’ın teslim olacağını sanmaktadır. Sonra bir an, yıldırım gibi atına atlar. Uçurumdan Van gölüne.
Evet, Çomar atıyla Van gölüne uçar. Herkes şaşkınlık içinde yazık oldu yiğide, parçalandı diyerek uçurumun kenarına üşüşür. Bir de ne görsünler, Çomar atının eğerine yaslanmış yüze yüze karsı kıyıya çıkıyor.
Kimi: "Bre durmayın yakalayın" derken, kimide: "Böyle bir yiğide Tanrı yardım ediyor. Bırakalım gitsin" der. Sonunda yakalamaya karar verirler. Ordu, kıyıyı dolaşarak Çomar’ın önünü keser. Ne yazık ki Çomar’ın çıkacağı kıyı bir bataklıktır. Çomar atından iner, yularını beline dolar, bata çıka bataklıktan kurtulmağa çalışır. Güçlükle kıyıya ulaşır. Atı da, kendi de bitkin. Böyle de olsa teslim olmayı aklından bile geçirmez, yeniden atına atlar. Karşısına çıkanları paralar, kimseyi yanına yaklaştırmaz. Derken, onu kurşunla vurmayı kararlaştırırlar.
Çomar alnından yediği bir kursunla yere serilir. Başını keserek Van'a götürürler.
Van Paşası:
- Yazık etmişsiniz. Böyle bir yiğit vurulur, başı kesilir mi? Götürün bedeniyle birlikte şehit olduğu yere defnedin, diye adamlarını azarlar.
Çomar’ın mezarı bugün Van'da, Süren Baba Türbesinin yanında ziyaret edilir. Ziyaret edilirken de Çomar’ın ak saçlı, bağrı taşlı anasının ağzından su türküyü söylerler:
Çomar der ki kırat gemini aldı,
Birden kanatlandı denize daldı.
Dereler tepeler ah ile doldu.
Yiğidim yitirdim kimden sorayım.
Akan yaraların ben de sarayım.
0 okur dedi ki:
Yorum Gönder