Geçmişden Günümüze Gelen Efsaneler, Destanlar, Söylenceler, Mitoloji, Hikayeler, Masallar , Türk folklorik motifler, şehirlerin efsaneleri,öyküleri

Adem Ejderhası-Ulubatlı Hasan

| Salı, Mart 18
...İstanbul’u muhasara eden Osmanlı askerinin kumandanı, Sultan II. Mehmed Han ise bütün hazırlıklarını tamamlamıştı. Ordusunu son bir defa daha gözden geçirdi. Askere şevk ve heyecan veren âyet-i kerimeler ve hadis-i şerifler okudu. Surlara ilk çıkacak kahramanlara müjdeler verdi. Daha sonra Paşalarını ve Beylerini çağırarak onlara şöyle seslendi:

Müsterih olunuz!” -Ey benim Paşalarım, Beylerim, cihad arkadaşlarım! Sizi, cesaretinizi bir kat daha arttırmak için buraya toplamadım. Zafer için üç şart-ı esâsî mevcuttur: Hulûs-i niyyet, fena hareketlerden hayâ, Emirlere itaat. Mâlik olduğunuz liyakati gösteriniz. Zillet geride, şehadet ileridedir. Sizin başınızda döğüşeceğime yemin ederim. Şimdi mevkilerinize dönünüz. Çadırlarınıza giriniz. Fecirle kalkar kalkmaz namazlarınızı eda edip, askerinizi bir intizam-ı tam dahilinde tertib ediniz. Sakin ve müsterih olunuz. Fakat cenk borusunun sesini duyunca, sancakların rüzgarla temevvüc ettiğini görünce derhal ileri atılınız.

Padişah sözlerini bitirdiği zaman Paşalar ve Beyler ağlıyordu.
O gece kimse uyumuyordu. Genç Padişah, günlerdir içine girmediği yatağının üzerine oturmuş, Allahü teâlâya yalvarıyordu:

“-Yâ İlâhî! Bir bölük ümmeti yendirme, düşmanımızı sevindirme, bizi muzaffer kıl!”
Çadırın dışında hıçkırıklarla karışık bir ses yükseldi:
“-Âmîn... Âmîn...”

II.Mehmed muhafızlardan amin diyen kişinin bulunmasını ister. Uluabatlı Hasan'ı hemen sultanın huzuruna çıkarırlar. Neden Otağ-ı Hümayün'a bu kadar yakınında olduğu sorulunca oda ilk saldıranlar arasında olmak istediğini ama kumandanının izin vermediğini söyler.

28 Mayısı 29 Mayısa bağlayan gecenin sabahına doğru, mehter “gülbanklar” vurmaya koyulmuş ve Bizans surlarının karşısındaki ordugâhta hummalı bir faaliyet başlamıştı. Ulu Hâkan, hücum emrini vermişti. O akşam ki tarihî nutku bütün askerin kulaklarında çınlıyordu:

Ey benim paşalarım, ağalarım, beylerim! Bu şehr-i Konstantiniye cenginde silâh arkadaşlarım, yiğitlerim! Sizleri buraya, kararlaştırdığım umumî taarruzda şimdiye kadar gösterdiğinizden daha büyük fedakârlık ve cesaret istemek için topladım. Cihanda ün salmış bir şehri zaptedeceksiniz. Şehr-i Konstantiniye'de mahalle mahalle, bu şehri zapteden kahramanlar olarak adınız şan ve şerefle anılacaktır...

Asker, Peygamberimizin, şüheda için en büyük cennet makamını müjdelediği zafere ve bu zaferin uğrunda şehitlik şerbeti içmeye susamıştı.

Beyaz atının üzerindeki genç kumandan, kılıcını çekmiş, davudî sesiyle âdeta gürlüyordu:

Evlâtlarım, yiğitlerim, şahbazlarım, yürüyün... Zafer sizindir ...

...Tanyeri ağarırken sıra üçüncü safa gelmişti. Üçüncü hücum kolunu, ordunun en seçkin askerleri teşkil etmekteydi.

Bursa'nın Ulubat köyünden Hasan da vardı bu safın arasında. Ordunun bayraktarıydı. Bir elinde kılıcı, bir elinde sancağı şahlanmıştı... Ve kulaklarında Sultan Mehmet Han'ın bir akşam evvel irad ettiği büyük nutkun sözleri tane tane uğulduyordu:

Surlar vakıa bir harabe haline gelmiştir amma, surlar üzerine atılacak yiğitler büyük bir tehlike ile karşılaşacaklardır. Maharetimiz ve cesaretimiz her şeyin üstündedir. Zafer rüzgârı bizden yana esecektir. Konstantiniye bizim olacaktır.

Uluabatlı Hasan, İstanbul fethedilirken surlara ilk önce çıkan ve Türk bayrağını surların üzerine ilk diken askerdir. 30 kadar arkadaşıyla beraber Topkapı surlarına tırmanmıştır.

Onsekiz arkadaşı çıkmaya çalışırken öldürülmüş, en yüksek yere çıktığı zaman sadece o kalmıştır.

Bayrağı dikmeyi başarmış ancak ne var ki, ilk önce bacağının dizden aşağısını vücudundan ayıran kılıç darbeleri, Bizans askerlerinin taş ve ok yağmuru onu öldürmüştür.

Peçevî' tarihinde “Adem ejderhası” olarak vasıflandırılan dev cüsseli yiğit Ulubatlı Hasan'ın diktiği sancak, ile Bizans tüm ümidini yitirmiş ve sonra şehir düşmüştür.




1 okur dedi ki:

ilham perisi dedi ki...

İman insana neler yaptırıyor.İman kuvveti Peygamberimiz (s.a.v )zamanındada, sonrada ne muhteşem işler başardı..

Yorum Gönder